Uranüs&Satürn/Yıkım ve Yeniden Yaratım Döngüsü
- astrologneseveral
- 7 Oca 2022
- 2 dakikada okunur
Bireysel alan, bize özel kişisel alanımız ve çocuk bilincinden itibaren oluşturduğumuz, tanıdığımız; bu yüzden sürdürmeye eğilimli olduğumuz konfor enerjimizdir. Kolektif alan ise, evrenle birlik ve bütünlüğü hissettiğimiz, ruhumuzun öz bilgisine temas ettiğimiz, teslimiyet enerjisinde ilerlediğimiz, ilahi plan ile bağlantımızı idrak ettiğimiz ve eylemlerimizi erdemlerden çalıştıran üst bilinç alanıdır.
Satürn, bizim bireysel alanımızın son sınırlarını anlatırken, Uranüs o sınırları aşıp kolektif alana geçişin başlangıç enerjisini oluşturur. Başka bir ifadeyle Satürn Sınırlarımızı, kalıplarımızı; Uranüs ise o kalıplardan özgürleşmeyi ifade eden gezegen enerjileridir.
Bizler, hayatta amaçlarımıza uygun olanları yaşam planımıza dahil ederken, uygun olmayanları elemek suretiyle bir yol izlemeye çalışırız. Bu sağlıklı bir şekilde ilerlememizi sağlayan doğru bir yaklaşımdır.
Ancak Satürn' ün ifadesi olan engel, yoksunluk ve korku mantığı ile amaçlarımıza yaklaştığımızda, değişime kapalı ve bize özel tanıdığımız bilinçaltı kalıpları dahilinde, farkında olmadan sınırlamalar oluştururuz. Aslında bunun diğer bir adı, kendimizi koruma güdüsüdür; ancak bu koruma bize zarar verir. Hatta bu koruma güdüsü öyle bir hal alabilir ki, artık o sınırlar "Ben ve Diğerleri" şeklinde büyük bir ayrışmaya gider; bölücü çalışır. Burada "Diğerleri" kavramı, bizim dışımızda gelişen ve bu yüzden tehdit olarak algılayabileceğimiz bir davranış, bir duygu, bir kişi, bir eksiklik, bir travma, bir korku hissinden kaynaklanabilir. Bu da fanatik düşüncelerle yargılama enerjisi çalıştırır. Önyargı, hayatın işaretlerini yanlış yorumlamamıza ve yanlış seçimler yapmamıza neden olur. Yargılamaların ana nedeni ise, kendi kuşkularımız, kendi korkularımız, kendi öfkemiz, kendi yapamadıklarımız ya da kendimize layık bulamadığımız her şey olabilir..
Satürn' ün zamanla biçimlendirdiği bu sınırlama enerjisi, bilinçaltımıza iyice yerleşir. Bu yüzden kendi yarattığımız kabın içine hapsolmuş şekilde, bir taraftan ilerlemek isterken diğer taraftan hareket edemez hale gelir ve kendimizi, kendi yarattığımız zıtlıklar içinde buluruz.
Evrensel sistem, devinim, ilerleme ve gelişim üzerine kuruludur. Sınırlarımızdan dolayı hareketsizliğimiz, evrenle bir ve bütün olmamıza, akışta olmamıza engel kutuplu bir enerji yaratır; bu kutupluluk dirence, bu direnç ise kısır döngüye neden olur. Öğrenme ve gelişim üzerine sistemleşmiş İlahi plan, bizim kendimizce inşa ettiğimiz bu kaleleri yıkmak için devreye girer. Çünkü evrende hareketsizliğe ve boşluğa yer yoktur.
Satürn, ancak Uranüs ile dengelenir. Dolayısıyla fazla biçimlendirilmiş, sınırlandırılmış bu yüzden de direnç oluşturup kemikleşmiş hayat planımız, dualite gereği, ruhsal alanda yeniden yaratılmak üzere Uranüs enerjisine doğru evrilir. Ve Uranüs o kemikleşmiş yapıyı devrim enerjisiyle kırar.
Bu kırılmayı, bizim alışık olmadığımız ve tanımadığımız bir enerji olduğu için, "Yıkım" olarak algılarız ve acı çekeriz. Aslında kolektif bilince geçmenin işaretleri, sıkışmış ve sınırlanmış düşünce kalıplarımızdan özgürleşmemiz için bize gelir; ruhumuzun özü bunu bilir ve ruhumuz, kısıtlı kalıplardan özgürleşmek ister. Ancak dünyevi uyarıcılardan dolayı biz, ruhumuzun sesini duyamayız. Zihnimiz, somut verilerle çalıştığı için, görünenlere göre değerlendirme yapar; ve radikal değişimlere karşı kriz alarmı verir.
Biz bunu kaos olarak algılasakta, aslında evrensel yasalar gereği sınırlarımız kırılıyor ve yeniden şekilleniyordur. Bir içsel devrim yaşanıyordur. Çünkü ruhumuz bireysel bilinç dediğimiz alt kimlikten çözülmeye ve kolektif bilinç dediğimiz üst bilince geçmeye çalışıyordur. Bunu ancak o kaos zannettiğimiz süreç bittikten sonra anlamlandırırız. O süreç bizim dönüm noktamızdır. Hepimiz farklı zamanlarda çeşitli dönüm noktaları yaşamışızdır; o noktanın öncesi ve sonrası hiçbirimizin hayatında aynı değildir.
Bu aynı zamanda metaforik olarak ölüm ve doğum döngüsünün hazmedilmesidir. Yaşadığımız bu dönüm noktaları sonrasında, hayata artık bambaşka bir gözle bakmaya başlarız. Çünkü biz artık eski biz değilizdir .Öğreniriz, büyürüz ve böylece gelişiriz. Evrensel sistemde yaşadığımız her şey, şu son cümle içindir;
" Şimdi anladım iyi ya da kötü gördüğüm her şeyin, aslında benim yoluma hizmet ettiğini."
Farkındalık ve Aşkla
Neşe VERAL
Ocak 2022

Yorumlar